KRİZDEN ÇIKIŞ KAPISI

Dünya, zor bir süreçten geçiyor. Savaş, ekonomik kriz, iklim değişikliği, açlık, yoksulluk gibi faktörler insanları ve ülkeleri çözüm yolları üretmeye zorluyor. Bu çözüm yolları, günü kurtarmak ve kendi ülke çıkarlarının korunması dışına çıkılmıyor. Durum böyle olunca, tıkanmışlığı ve tükenmişliği tetikliyor.

Tükenmişliği ve tıkanmışlığı aşabilmek için ne yapmalı? Bunun yolu yüzleşme cesaretini gösterebilmekten geçiyor. Yani; bugüne kadar insanın doğru yaptığı şeyleri bir yerde yanlış olduğunun farkına varmalı. Eğer her şey yolunda gitse idi; dünya savaş, ekonomik kriz, açlık ve yoksulluk gibi krizlerle karşı karşıya kalmazdı.

İnsan kendisiyle nasıl yüzleşebilir? Sorumluluktan kaçarak değil sorumluluk alarak yüzleşebilir. Sorumluluk alabilmesi için sormalı. Sormalı ki; sorgulayabilmeli. Soran ve sorgulayan insan çözüm üretebilir. Çünkü sorunun tespiti doğru olduğu müddetçe, çözüm yolları da o kadar doğru ve gerçekçi olacaktır. Bunun yanında, zaman ve ekonomik kaybın önüne de geçilebilir.

Sorunun tespiti, çözüm yolları doğru ve gerçekçi olduğu zaman, üretim yapılmasını sağlayacaktır. Üretim, özgünlüğün ve farklılığın ortaya çıkmasına yol açar. Bundan dolayı da ekonomik, toplumsal gibi alanlarda ön plana çıkılmasını sağlar. Bugün Türkiye ekonomik olarak kurtuluş savaşı veriyorsa, üretim yapamadığı içindir. Üretim kanallarının yok edildiği, soran, sorunun tespitini yapacak ve gerçekçi ve doğru çözüm yolları üretecek insan kapasitesini kullanamadığı için zor durumdadır. Ekonomik ve toplumsal katmanların her kademesinde ya kopyala yapıştır ya da ithalata dayalı model geçerli. Yani, hazıra konma ve hazırı pazarlayarak bir an önce para kazanmak düşünülüyor.

Hazıra konmak, ithalattan çıkabilmenin yolu derinleşmekten geçer. Yani bir mevzu ve konu üzerinden derinleşmek ve o konuyu, mevzuyu geliştirici yardımcı etmenlerden faydalanmak gerekir. Derinleşme kimsenin göremediği faktörleri görmeyi sağlar. Yani; görünmeyeni görmek. Örneğin, bir binayı düşünün. Dışarıdan baktığınızda mimari yapısı, gösterişi, ulaşımının kolay olması dikkatinizi çeker. İçeriden baktığınızda ise kaç oda, kaç salon olduğu, genişliği, klimalı ve yüzme havuzunun olup olmaması sizi cezb eder. Fakat kimse binanın temelini düşünmez. Nasıl bir zemine yapıldığı, temelinin ne kadar sağlam yapıldığını sorgulamaz. Binanın temeli sağlam değilse yağmur, sel, heyelan ve deprem gibi doğal afette yıkılır. Yıkıldığı gibi beğeni yaratan ve dikkatinizi çeken bütün unsurlar yerle bir olur. İnsan başına bir kriz gelmediği müddetçe görünmeyeni hesaba almıyor. Önemli olan kriz gelmeden farkına varmak ve gerekli önlemi almak. Öngörülebilir olmak önemli.

Kriz ile başa çıkabilmenin yolu insanın konforlu alanı terk etmesi gerekir. İnsan ancak rahatını bıraktığı zaman üretken olabiliyor. Korku ve kaygılarını yenerek cesaret kazanabiliyor. Cesaretlendiği ölçüde yüzleşebiliyor.

Çıkış kapısı ancak arayana ve kendisiyle yüzleşebilene görünür.

ALİ AYDIN 

Ali AYDIN iletişim: aliaydin89@gmail.com ; Linkln ali aydın; İnstegram: aliaydin873

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir